14 Ocak 2015 Çarşamba

ERDOĞAN'IN SARAYI HAKKINDA KAFAMIZA TAKILAN BAZI NOKTALAR



ERDOĞAN'IN SARAYI HAKKINDA KAFAMIZA TAKILAN BAZI NOKTALAR.


1) Bu sarayın temeli ne zaman atıldı? Kaç yılda bitirildi?


2) Kamuoyu Gezi Parkı olayları ile ilgilenirken bu saray yapılıyormuydu? Yani Hükümet Kamuoyuna Taksim Topçu Kışlası görünümlü AVM'yi  gösterirken,çaktırmadan sarayı gizli gizli yaptırıyormuydu? Kısaca sağ gösterip,solmu vurdu?  


3) Bu sarayın temeli atıldığında niye Kamuoyunun haberi yoktu? Medya ve muhalefet partileri uyuyormuydu?


4) Saray bittikten sonra Kamuoyunun haberi oldu? Acaba Kamuoyunun haberi olsaydı? Gezi Parkı olaylarının benzeri belki daha şiddetlisi Ankara'da olabilirmiydi? 


5) Ankara'da Atatürk Orman Çifliğinin içine doğru bir yol yapılıyordu,çevreciler bu yolun yapılmaması için eylem yapmışlardı. M.Gökçek ise bu yolun Üniversite yolu olduğunu söylemişti. Sonradan öğrendikki bu yol Saraya giden yolmuş.


YAZAN: YUSUF AĞATÜRK (12-01-2015)







31 Ocak 2014 Cuma

ESKİ BAŞBAKANLARDAN MESUT YILMAZ MACARİSTAN’DA KUMAR OYNAMIŞTI.

 
 
ESKİ BAŞBAKANLARDAN MESUT YILMAZ MACARİSTAN’DA KUMAR OYNAMIŞTI.


Mesut Yılmaz Başbakanken Macaristan’da kumar(poker)oynarken,orda bulunan bir Türk vatandaşı tarafından yumruklanır bir gözü şişer.



TC’nin başındayken işi gücü bırakıp kumar oynayan,tescilli mason olan,Mesut Yılmaz o tarihlerde şöyle demişti:”Siyasi geleceğime malolacağını da bilsem 8 yıllık kesintisiz eğitimi uygulayacağım”(Siyasi geleceğine mal oldu.Partisiyle birlikte yok oldu gitti)Daha sonra İmam Hatiplerin orta kısmı kapatılmış.Özel Kur’an Kursları kapatılmış.Devletin Kur’an Kurslarındada 12 yaşından küçüklere eğitim yasaklanmıştı.


Başbakan Mesut Yılmaz,imam hatipliler için‘yarasa’ifadesini
kullanmıştı.İrtica,gerici,imam,örümcek kafa,sıkma baş gibi yaftalamalar kullanılmışdı.İrticai kadroların devlete sızdığı gerekçe gösterilip hukuksuz eylemlere imza atılmışdı.


O tarihlerde M.Yılmaz’ın partisi ANAP’a cemaatlerin ve tarikatların çoğu destek vermişti.

Cemaatler ve tarikatların liderleri ve şeyhleri kendi cemaatlerine,din İslam düşmanı,kumarbaz tescilli masona nasıl oy verdirmişlerdi? Hâlâ aklım ve havsalam almıyor?


Bugünde çoğunluğu,PKK ile anlaşma yapan,çift Yahudi ödüllü Erdoğan’ın AKP’sini destekliyor.


Bakalım bu son seçimde cemaatler ve tarikatlar oylarını nasıl kullanacaklar?


 
 
YAZAN:YUSUF AĞATÜRK  31-01-2014


HÜKÜMETİN YANLIŞ SURİYE POLİTİKASI

 
 
HÜKÜMETİN YANLIŞ SURİYE POLİTİKASI


 
Suriye konusunda A.B ve ABD, AKP Hükümetine önce tam destek verdiler,avam diliyle gaza getrirdiler.Şimdi ise yalnız bıraktılar.


Başbakan BOP eş başkanı olduğu için Türkiye üzerinden tırlar ve kamyonlar aracılığıyla Suriye'deki ÖSO'ya silah gönderiyor.(Savcılar tarafından yakalanan tırlar MİT tarafından gönderilmiş.Bu konuda Başbakan ve Dış İşleri Bakanın açıklaması var.)Tabii silahları satın alan ABD kuklası Katar.Onlar bize gönderiyor.Hükümette Suriye'ye.ÖSO'ya gönderilen hafif silahlarla Esad devrilemez.


ÖSO önceleri yalnız Esad'la savaşıyordu.Esad Suriye PKK'sı olan PYD'ye taviz verince kuzeyde özerklik hakkı verince Kürtler Esad'la savaşmaktan vazgeçtiler.PYD bu sefer kuzeyde OSO'yla savaşmaya başladı.

Esad'a İran'dan gelen Devrim Muhafızlarıda yardım etil. ÖSO'onlarlada savaşmaya başladı.En son devreye Vehhabi El-Kaide girdi.ÖSO onlarlada savaşa girişti.ÖSO'ya 4 ayrı cephe açılmış oldu.Önceleri topu,tankı, savaş uçağı,füzesi olan, yalnız Esad'la savaşırken aynı anda 4 ayrı düşmanla hafif silahlarla savaşmaya başladı.


En son El-Kaide Kuzey'de bir kasabayı ÖSO'dan geri almış.ÖSO militanları Türkiye'ye kaçmış.Silahlarınıda Türkiye'ye teslim etmişler.El-Kaide'de silahları bizden istemişler,bizimkiler vermemiş.(Haberlerden)


Bu savaşta Hükümet büyük bir hata yapmıştır.Bu savaşa dahil olmamalıydı.İlk başlarda ÖSO'yu silahlandırıp Esad'a karşı kışkırttı.Hükümetin Suriye Politikası bataklığa saplanmıştır.


Bu savaşı dışardan müdahale edilmediği müddetçe ÖSO'nun kazanması mümkün değil.Dışardanda müdahalede zor.Çünkü burda Libya'da ve Irak'ta olduğu gibi zengin petrol yatakları yok.


Boşuna müslüman kanı dökülüyor.Bu savaşta kazananlar silah tüccarları.Birde müslüman düşmanları.Onlarda müslüman kanı döktükleri için sevinmekteler.

 

YAZAN:YUSUF AĞATÜRK  31-01-2014

7 Eylül 2013 Cumartesi

A.B.D'NİN SURİYE OPERASYONU SONUCU NE OLUR?




A.B.D'NİN SURİYE OPERASYONU SONUCU NE OLUR?


OLUMLU SONUÇLARI:

1)Babası gibi zalim ve dikatör olan B.Esad’dan kurtulmuş olacağız.Kendisi mezheb olarak Nusayridir.Sosyalist Baas Partisinin lideridir.Babası Hafız Esad 1982 yılında 40,000 sünni müslümanı Hama ve Humus’ta tanklarla ve toplarla acımasızca öldürmüştür.


2) Hafız Esad yıllarca PKK destekleyip ve barındırmıştır.APO Suriye’nin başkenti Şam’da uzun süre ikamet etmiştir.Daha sonra o tarihlerde Türkiye’nin baskıları üzerine Şam’ı terk etmiş önce Rusya’ya oradan İtalya’ya geçen Öcalan,İtalyan Hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca Kenya'nın Yunanistan Büyükelçiliği'nde saklanmış.Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliğinden çıkarıldıktan sonra,Kenya güvenlik birimlerince yakalanıp,Türk güvenlik görevlilerine 15 Şubat 1999 günü teslim edilmiştir.


OLUMSUZ SONUÇLARI:

1)B.Esad’ın gitmesini isteyen başta İsrail,A.B.D ve A.Birliğidir. Aynı ülkeler nedense bir başka zalim ve diktatör olan Mısır faşist Cuntasının komutanı Sisi’nin gitmesini istemiyorlar.Açıkça olmasa bile gizlice destekliyorlar.Bu ülkelerin hiç biri Mısır’daki darbeye darbe dememişlerdir. 


Mısır’a operasyon düzenlemek istemeyen Batı,Irak’taki gibi,Suriye’ye kimyasal gazı bahane edip operasyon düzenlemek istiyor.Şimdi batıya sormak lazım Suriye’de öldürülen insanlar mazlum,Mısır’da öldürelen insanlar zalimmi? Bu seferde diyecekler,efendim onlar kimyasal gazla öldürülmüyorlar,kurşunla öldürülüyorlar. Sonuçta ölüm varmı? Ha kurşunla ha gazla.


Başta söylediğim gibi bu ülkeler içersinde B.Esad’ın gitmesini devrilmesini isteyen en başta İsrail’dir.Çünkü Güney Lübnan’da barınan Hizbullah örgütüne en büyük desteği Suriye vermektedir.İran’dan gönderilen silahlar,Suriye üzerinden Hizbullah’a ulaşmaktadır.Hizbullah’ta zaman zaman burdan İsrail’i vurmaktaydı.İsrail Güney Lübnan’a en son yaptığı opearasyonla çok büyük zarar vermiş binin üzerinde insanı öldürmüştür. 


Bilindiği üzere 2006 İsrail-Lübnan Savaşı, Hizbullah'ın askeri kanadı ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasında Lübnan toprakları ve İsrail'in kuzeyinde, 12 Temmuz-14 Ağustos 2006 tarihleri arasında savaş olmuştur.İsrail saldırılarının 1000'in üzerinde sivil Lübnanlıyı öldürmüş olması,İsrail'in uluslararası alanda çok ağır eleştirilere hedef olmasına sebep olmuştu.


2) Suriye,Irak gibi parçalanacak.Suriye PKK’sı PYD Suriyenin kuzeyinde özerk Kürdistan kurmuştur.Sınırımıza yakın yerde PYD bayrağı çekmiştir.Daha sonra bu bölgeyi ÖSO ele geçirince PYD bayrağını indirmiştir.ÖSO’ya silah yardımı Türkiye üzerinden oluyor.Savaşın sponsorluğunu Katar yapıyor.Esad devrildikten sonra Suriye’nin kuzeyinde özerk Kürdistan devleti kurulacak.Daha sonra Irak’taki Kürdistanla birleşecektir.

3)Suriye parçalandıktan sonra sıra İran’a gelecek.Bölgede İsrail için en büyük tehlike İran’dır.İsrail,İran’a tek başına saldırmayacaktır.ABD ile birlikte saldıracaktır veya kendisi direk hedef olmamak için ABD’yi öne sürecektir.Eğer İran savaşta yenilirse Suriye ve Irak gibi parçalanacak.İran’ın güneyinde İran Kürdistanı kurulacak.

4)Suriye’ye operasyon düzenlenince bizim sınır şehirlerimiz tehdit altında olacak.Suriye kimyasal gaz içeren füzelerini sınır şehirlerimize atabilir..Allah göstermesin yüzlerce binlerce insan ölebilir.Bu şehirleri koruyacak Patriot füzeleri yok.Bu füzeler ABD üslerini koruyor.

5)Sıra Türkiye’ye gelecek.Bilindiği üzere hükümet APO ve PKK ile anlaşma yapmıştır.BDP anlaşmada aracı olmuştur.İlk görüşmeler Oslo’da gizli olarak yapılmış,fakat bu görüşmeler basına ve medyaya sızmıştır.

Anlaşma gereği PKK militanları ülkeyi terkedecek.Fakat karşılığında hükümet PKK’ya ne vaat ettiğini söylememiş kamuoyuna açıklamamıştır.BDP’nin eş başkanları ve milletvekilleri APO’nun serbest bırakılmasını ve özerk devlet isteklerini değişik zamanlarda dile getirmişlerdir.Hükümet açıkça açıklamasa bile BDP’liler açıklıyor.


Eğer Türkiye’nin içinde özerk Kürdistan devleti kurulursa,Irak Küdistan’ı,Suriye Kürdistan’ı ve İran Kürdistan’ı ile birleşecek ve büyük Kürdistan kurulacak.ABD ve İsrail’de bunu istiyor.

6)En son olarak İsrail bu toprakları Kürtlerin elinden alacak.Nil’den Fırat’a kadar tanrı Yehova tarafından vaat edilmiş olan bu topraklarda BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ kurulacak.
 
 
 YAZAN:YUSUF AĞATÜRK   08-09-2013

 

2 Haziran 2012 Cumartesi

HÜKÜMET AYASOFYA YI NEDEN AÇMIYOR?




HÜKÜMET AYASOFYA'YI NEDEN AÇMIYOR?


İşte Sultan FATİHİN fermanıİşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse,

Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun,azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasınKim bunları işittikten sonra ...
hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır

Allah’ın azabı onlaradır

Allah işitendir, bilendir

(FATİH SULTAN MUHAMMED HAN-1 Haziran 1453)
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmada Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethettikten sonra Ayasofya’yı kendi üzerine mal varlığı olarak geçirdiği ortaya çıktı.


Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, devletin tapu kayıtlarında Ayasofya’nın tapusunu bulduklarını açıkladı. Yusuf Beyazıt, Ayasofya’nın mal varlığının “Ebulfetih Sultan Mehmet” adına olduğunu kaydederek “Orijinal tapuya ilk kez ulaştık. Çok heyecanlandık” dedi. Ayasofya’nın asırlardır süren tartışmaların aksine, tarihte iddia edildiği gibi, hiçbir zaman Hz. İsa, Hz. Meryem ya da Kutsal Ruh gibi “Nam-ı Müstear” veya “Nam-ı Mevhum” denilen, şu anda hayatta olmayan ruhani varlıklar üzerine kayıtlı olmadığı da orijinal tapu kaydının ortaya çıkmasıyla kesinleşti.


Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt şunları söyledi: “Ayasofya’nın, Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait olduğuna dair orijinal tapusunu bulduk. Bu çalışma sırasında habersiz olduğumuz 27 bin gayrimenkulümüze de bu araştırma sırasında ulaştık. Bu tapu kayıtlarından biri de Ayasofya ile ilgiliydi. Tapuda mal varlığı kaydı, ‘Ebulfetih Sultan Mehmet’ adına görülüyor.”








VAKIF DA KURMUŞ
Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın Fatih Sultan Mehmet’in isteğiyle, Ayasofya’nın ihtiyaçlarını karşılamak için kurulduğu da belirlendi. Fatih Sultan Mehmet, vakfa akar olarak da İstanbul’un Okmeydanı semti dahil şehrin muhtelif yerlerindeki 2 bin gayrimenkulü bıraktı. Fatih’in “Ayasofya Vakfıyesi”ndeki 2 bin gayrimenkulün tespit edilmesi için de çalışma başlatıldı.

Böyle bir ecdadın torunlarıyız....Sultan Vahdettin,1. Dünya savaşı akabinde İstanbul’un işgalinde, emrinde kendi güvenliğinin korunması amacıyla bırakılmış 700 kişiden müteşekkil orduyu Ayasofya çevresine mevzilendirmiş,ve ordunun kumandanı olan binbaşı Tevfik Bey’e şu emri vermiştir:

“Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul'un fetih sembulü olan Ayasofya’ ya çan takmaya gelirlerse,benden emir beklemeden ateş açın ve son nefesinize kadar Ayasofya Cami için savaşın.

Bediüzzaman Ayasofya'nın açılması için mektup yazmış.


Tarihçi Mustafa Armağan:"F.S.Mehmet'in vakfettiği şekliyle Ayasofya'nın kullanlıması için yeni bir kanun çıkarmaya gerek yok.İktidarın, bakanlar kurulunun bu(eski) kararını iptal etmesi yeterli. Daha öncede Arapça ezan konusunda kanundan "Arapça ezan okumak yasaktır" ibaresi çıkarıldı ve halk bildiği şekliyle okumaya devam etti"


Tarihçi Mustafa Armağan'ın dediği gibi "yeni bir kanun çıkarmaya gerek yok.İktidarın, bakanlar kurulunun bu(eski)kararını iptal etmesi yeterli"


Yani Bakanlar kurulunda yeni bir kararname çıkaracak. İstese hükümet bu karanameyi rahatlıkla çıkarabilir.Hiç bir muhalefet partisinin buna karşı çıkacağını sanmıyorum.

Acaba hükümet Yunanistan ve A.B'den mi çekiniyor? A.B'ye almazlarmı diye çekiniyor? A.B.D'den mi çekiniyor? Yoksa başka sebeplermi var?

YAZAN: YUSUF AĞATÜRK (01-06-2012)


TÜRKİYE "ERMENİ SOYKIRIMI" İDDİASINDA PASİFMİ?







TÜRKİYE "ERMENİ SOYKIRIMI" İDDİASINDA PASİFMİ?




Meksika Kongresi, silahlı Ermeni güçlerinin Azerbaycan'ın Hocalı kentinde yaptığı katliamı kınayan kararı kabul etti. Meksika,'Hocalı katliamını', 'soykırım' olarak niteledi.


Azeri Apa Ajansı tarafından Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'na dayandırılarak verilen haberde, Meksika Kongresi'nin, 'Ermenilerin Azerbaycan'ın topraklarının yüzde 20'sini hala ...
...işgal altında tuttuğu, bir milyona yakın insanın mülteci durumunda olduğu, taraflar arasında ateşkes olmasına rağmen Ermenistan'ın bunun ihlal ettiği ve Azeri halkına hala zarar verdiği' şeklinde bir kınama metnini kabul ettiği belirtildi.



26 Şubat 1992 yılında Ermeniler tarafından 83'ü çocuk ve 106'si kadın olmak üzere toplam 613 kişi Hocalı'da öldürülmüştü. Bölgede bin 275 Azeri vatandaşı kişi esir düşmüş ve 150 kişi ise hala kayıp.


Meksika'dan sonra Kolombiya da Hocalı'da yaşananlar için 'soykırım' dedi.


"Alınan kararda Yukarı Karabağ ve etrafındaki yedi bölgenin, Ermenistan güçleri tarafından işgal edildiği ve bu işgalin halen sürdüğü belirtilmektedir. Bir milyondan fazla insanın mülteci konumuna düştüğü vurgulanmıştır.


"Bu kararla Kolombiya, Meksika'nın ardından Hocalı'da yaşananları soykırım olarak tanıyan ikinci ülke olmuştur. Bu karar, Azerbaycan diplomasisinin başarısıdır."



Peki neden Türkiye bu konuda çok pasif? Neden daha aktif olmuyoruz? Futbolda ve Savaşta bir kural vardır. "En iyi savunma hücumdur"


Yıllardır hep savunmada kaldık.Bu tasarıyı kabul edecek olan ülkelere yalvarıp durduk.Artık hücuma geçmeliyiz.Bu konuda neler yapabiliriz?


Ermeniler hemen hemen bir çok ülkede aktifler.Özellikle ABD'de ve Avrupa ülkelerinde sık sık "Ermeni soykırım yasa tasarısını" gündeme getirmektedirler.Avrupa'da bir çok ülkede meclislerinde kabul ettirdiler.Arkasındanda ceza yasasını İsviçre'de kabul ettirdiler.Yalnız Fransa'da ceza yasası kabul edilmedi.Fakat "Ermeni soykırım yasa tasarısı"daha önce kabul edilmişti.Almanya'da da kabul edilmişti.


Ermeniler bir çok ülkede "Ermeni soykırım anıtı" açtılar.Yıllardır bu anıtlara çelenk konularak "Ermeni soykırımı" protesto ediliyor.


Peki biz ne yapabiliriz? Öncelikle büyük şehirlerde "Türk soykırım anıtları" açmalıyız.Bize yakın dost ülkelerdede bu anıtları açabiliriz.Ermeniler gibi bir tarih belirlemeliyiz.(Bilindiği üzere Ermeniler her sene 24 Nisan'da dünyanın her yerinde anıyorlar)Her sene o tarihte anıtların önünde bu soykırımı anmalıyız.


Dünyanın hemen hemen her yerinde Türkler yaşamaktadır.Hatta bir çok Avrupa ülkelerinde Türk milletvekilleri var.Bunlarla temasa geçip,bu ülkelerdeki meclislere "Türk soykırım yasasını" sunmalı. İlk başlarda Ermenilerin yasaları gibi ret edilecektir.Tabi bu uzun bir süreçtir.Yıllar içersinde Türk milletvekilerinin sayılarıda arttıkça bu tasarı kabul görecektir.


Ermeniler yaklaşık 30 yıldır bu tasarıları ısrarla her sene değişik ülkelerde meclislere getirmektedir.Bizlerde aynen onlar gibi ısrarla her sene değişik ülkelerde bunu tatbik etmeliyiz.


Osmanlı arşivlerindeki delillerin yanında ,Rus,İngiliz,Fransız arşivlerindende faydalanılacak. Bu deliller kitap ve CD'ye aktarılmalı.Bir çok ülkede değişik dillerde bedava olarak kitapçılar vasıtasıyla dağıtılmalı. Ayrıca değişik dillerde internet siteleri kurulmalı.Bu bilgiler sitelerede aktarılmalı.


YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (29-4-2012)


7 Şubat 2012 Salı

SURİYE VE BEŞAR ESAD







SURİYE VE BEŞAR ESAD




ABD, Suriye'deki rejimi istememektedir.Suriye'nin en büyük destekçisi İran'dır.Süper güçlerden destek verenler ise Rusya ve Çin'dir.




ABD istediği için değil, biz müslümanlar olarak mazlumdan yanayız olaya farklı bakıyoruz.Bu nedenle zalim faşist yönetimin devrilmesini istiyoruz.Yerine hakkı üstün tutan adil, şeri bir yönetimin gelmesini istiyoruz.





En son Suriye, Humus'ta yönetime bağlı güçler tarafından yapılan katliam sonucu, yüzlerce kardeşimizin öldürüldüğü ve yine yüzlercesinin de yaralandığını öğrenmiş olduk.Ölü sayısı 400'e ulaşmış.



Beşar Esad babasının yolunda gitmektedir.




Beşar Esad bilindiği üzere Şia'nın bir kolu olan Nusayri mezhebindendir.Bu nedenle İran,Suriye'yi desteklemektedir.



Hama'da 40 bin müslüman katl edilmiştir.Bunlar ehl-i sünnet ve'l cemaattendir.Yani kısaca Sünniler katl edilmiştir






1982 yılında Beşar Esad'ın babası olan (Sosyalist Baas Partisinin lideriyken) Hafız Esad,Hama kentinde 40 bin kişiyi katl etmişti.Oğluda mübarek Kandil gününde aynı zamanda Hama'nın yıldönümünde Humus'ta 400 e yakın kişiyi tanklarla havan topları ve makineli tüfeklerle kadın çocuk demeden öldürmüştür.Babası gibi zalim acımasız diktatör biri.

"ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM"




YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (6-ŞUBAT-2012)